Close

Arkadaşım Stres

Stres ve başa çıkma yolları başlığını derginin sayfalarında gördüğünüzde klasik olarak stresin tanımı, nedenleri, hadi bakalım adım adım neler yapmalısınız şeklindeki beklentinizi anlıyorum ancak bu beklentinizi karşılayamayacağınız bir yazıyla karşı karşıyasınız. Amacımız bu yazıyla azıcık da olsa aşinalık döngünüze müdahale etmek ve belki bir nebze de olsa size nefesiniz kadar yakın, iç içe olduğunuz strese başka bir şekilde bakabilmenizi sağlayabilmek.

Nasıl mı bu kadar yaklaştı size stres? O hep sizleydi zaten. Cenin olduğunuz halinizden doğum anınız da dahil olmak üzere kanınız gibi yaşamda size eşlik etmekte. Bu yazıda bilimsel veriler, makaleler ve konuyla ilgili literatürden ziyade amaç, stresi nefesinizde yakalayabilmek.

İnsan yapısı birçok şeye zaman içinde aşinalaşır ve bunları normalize eder. Televizyon ve gazeteler, dergiler, konuyla ilgili seminerler, eğitimler kitaplardaki stresle ilgili bilgilendirme ve haberler de stresin kendisi gibi hayatımızın akışına entegre olmuş durumdadır. Bu durum aslında tartıya çıkıp da fark ettiğiniz kilo artışına rağmen kendinizi bir pastanede çılgın bir hızla pasta yerken bulduğunuzdaki aşinalık, bezginlik halinize pek de etki etmemektedir. Kitap ve dergileri alır, sehpanıza ve çantanıza koyar, fırsat bulduğunuzda okuyor ve yeniden stresin kollarına kendinizi bırakıveriyorsunuz,  hiçbir şey yapamayacak şekilde stresin hayatınıza hükmetmesine seyirci oluyorsunuz. Stresin popülaritesi bu yüzden de hızla artıyor.

Arkadaşımız stres faydalıdır bize aslında, sıfır düzeyde stres belki de bizim hayatımızı tehlikeye sokmamıza veyahut geçmemiz gereken bir sınavda başarısız olmamıza, yarışı kaybetmemize neden olabilir. Varlığımızı harekete geçirecek, gerektiğinde kaçabileceğimiz gerektiğinde motive olacak kadar stres gereklidir bizlere. Şöyle ki her şey gibi ( ilaç, sevgi, şefkat, fedakarlık vb.) bizim yaşama devamlılığımızı sağlayan ve yaşamımızı sürdürmede belirli dozda olması gereken bir unsur. Ama her şeyde olduğu gibi stresin de dozunu abartmakta üstümüze yoktur. Hep daha fazlasını istemek en büyük nedenlerden biri… Şaşırtıcı şekilde artan tüketme arzumuz, stresi körükleyip besleyen bir memba gibi…

Kuaförde, kitapçıda stres ve stres yönetimi, stres yönetimi eğitimi, öfke ile başa çıkma başlıklarında bir çok değerli bilgilendirme ve yayın mevcut ve çok yaygın halde yer almakta. Gazete,  televizyon, sosyal medyada uzman kişiler hep bu konuda yardımcı olmaya çalışıyorlar. Stres yönetimi bir şekilde aslında ihtiyacımızı karşılayacak gibi görünse de, konuyla ilgili okuyoruz, izliyoruz ve sonra yeniden eski yaşamımıza ve döngülerimize dönüyor,  pek tabi stresimizi yeni farkındalığımızla bir arada yaşamaya, çoğaltmaya ve de yaymaya devam ediyoruz.

Başımıza geleni bu şekilde özetlediğimize göre klasik ve popüler seslenişi yapma sırası geldi bu yazıda. İyi dedin hoş dedin de ne yapmalıyız? İşe aslında gerçekten stresin kısaca ne olduğu, hayatımızdaki varlığını ve etkilerini kısaca gözden geçirmek ve stresi hayatımızın bir gerçeği olarak kabul etmekle başlamak, önemli bir adım olacaktır.

Stres, kişilerin sosyal ve fiziksel çevresiyle etkileşimi sonucu ortaya çıkan fizyolojik ve psikolojik davranışsal tepkilerdir. Genellikle stresin hoş olmayan, olumsuz yönlerine vurgu yapılır ve olumlu yanı göz ardı edilir. Çincede stres kelimesi tehlike ve fırsat kelimelerinin sembollerinin karışımıdır. Stres, bu iki kavramı da içerir. Burada olumlu stresi tarif etmek gerekirse; bireyi güdüleyici ve teşvik edici rol oynar. Ün kazanmak, işte ilerlemek gibi istenilen fırsatları yakalamadaki zorluklar olumlu stres olarak söylenebilir. Stres çoğu kere zaman baskısı sonrası yaratıcılığı harekete geçirebilir, heyecan verici de olabilir.

Olumsuz stres ise; çok az veya çok fazla gerilim altında olunduğunda ortaya çıkan ölüm, işsizlik, kariyer ilerlemesi olmaması, sınav başarısızlığı gibi durumlar olumsuz yaşam deneyimleri bu tür stres kapsamındadır. Stresin fiziksel, psikolojik, duygusal ve davranışsal belirtileri bize çok aşina olan durumlardır aslında.

Fiziksel belirtiler; aşırı kilo alımı veya kilo kaybı, sürekli yorgunluk / halsizlik hali, sebepsiz sık görülen baş ağrıları, yükselen tansiyon, nefes darlığı, aşırı sigara tüketimi, nezle ve soğuk algınlığına yakalanmaya daha açık olma, enerji kaybı, yorgun ve sinirli hissetmektir.

Psikolojik belirtiler; alınganlık, tahammülsüzlük, kolay ağlama hali, hayattan zevk alamama, hasta olmaktan korkma veya hasta olduğunu zannetme, olayları ve insanları hatırlayamama, yapılacak işleri unutma, aşırı tedirginlik, korku ve endişe etmek, bir işe sürekli olarak odaklanamama, depresyon-özsaygı ve özdeğerde azalma, diğer insanların fikirlerine çok fazla önem verme, karar verme ve bir işi başlatabilmede yetersizlik, genellikle kötümser olma, artan bir şekilde hayal kurma halidir.

Duygusal ve davranışsal belirtiler ise; kısaca kararlar üzerinde emin olamama, karar verememe, işleri zamanında yetiştirmede başarısızlık, gözden kaçırma ve hataların artması, nedensiz işe gelmeme, ağır hareket etme, sık sık iş değiştirme, işle ilgili mutsuzluk, ilgi eksikliği ve cansızlık, işle ilgili normalden daha fazla şikayet etme, aşırı hareketlilik veya tersi, iletişim ve dinleme yeteneklerinde kısılma, öfke patlamaları ve sürekli şiddetli tartışma başlatma, rahatlama ve dinleme yeteneklerinde düşüş, ağlama krizleri ve donukluk sayılabilir.

Olumsuz stres uzun süre devam ettiğinde çeşitli fiziksel ve psikolojik rahatsızlıkların oluşmasına zemin hazırlar. Fiziksel rahatsızlıklar; gergin bir boğaz, sırtta ve boyunda gerginlik, güç soluma, hızlı kalp atışı, soğuk fakat terleyen eller ve ayaklar, gergin bacak kasları ile kendini gösterir. Psikolojik rahatsızlıklar; duyguların sık sık değişmesi, kızgınlık, ümitsizlik duygusu, aşırı ağlama, kaygı, depresyon ve en sık görüleni ise Tükenmişlik (Burnout) sendromudur.

Olumsuz stresle nasıl bir arada yaşanabileceği ve onu olumlu stres haline nasıl dönüştürebileceğimize bakmak çok daha fonksiyonel bir yaklaşım olacaktır.

Stresi yaratan her ne olursa olsun, bu bizim o nedene nasıl baktığımız ve onu kabul ediş yöntemimize göre bizi etkiler. Sınavı örnek alırsak, bir performans göstermek durumundayızdır ve başarı birincil hedeftir o halde kendimize söylediğimiz sözlerin burada bakış açımızı şekillendireceği ve davranışlarımızla duygularımıza hitap edeceğini unutmamalıyız. Şöyle ki “Bu sınavı başarmak zorundayım” cümlesi bizi zorunluluk ve gereklerin döngüsüne ve gerilimine itecektir, “Bu sınavı başarıyla geçmek istiyorum” kendi kapasitemizi kendimize inancımızı besleyen ve motive eden aynı zamanda “olumlu stres cümlesi” olarak çalışmayı sağlayıcı bir cümle olacaktır.

Bu şekilde karşımıza çıkacak durumlara özgü olumlu stres cümleleri kurma egzersizleri yapabiliriz. Olumsuz stres cümlesi kurduğunuzda ve bunu fark ettiğinizde (çevrenizden bu konuda sizi uyarmalarını isteyebilirsiniz) olumluya çevirip tekrarlamanız gerekecektir. Bu bir tür kendini ikna yöntemidir. Olumlamak, düşünce duygu davranış döngünüze zaman içinde etki edecek ve bunu faydalı alışkanlıklarınız arasına koymanızı sağlayacaktır.

Gerilimi azaltamadığınız ilişkiler ve mekanlarda bulunmanız kaçınılmaz hale geldiğinde, evinizde veya işinizde kendinize sığınaklar oluşturabilirsiniz. Bu sığınak zihninizde canlandırdığınız daha önce gittiğiniz veya gitmeyi hayal ettiğiniz güzel bir mekan veya birlikte olmaktan hoşlandığınız kişiler de olabilir. Tercihinizi her şekilde rahatlık ve gevşemeye odakladığınızda sığınağınız zihniniz de, masanız da, evinizdeki bir kanepe de olabilir. Bir kum torbası da almak pekala işe yarayacaktır, yürüyüş yapabilmek, yoga ve nefes egzersizi workshoplarına katılmak, belki bir sinemaya gidebilmek ya da stres topları da olumsuz stres kaynaklarıyla karşılaşmada ve karşılaştıktan sonraki süreçte geriliminizi akıtmanızda acil çıkış kapılarıdır. Eve dönüşünüzü farklı yollardan yapmak, her öğle arasında farklı bir yerde yemek yemek veya farklı kişilerle olmak gibi monotonluğu yıkıcı alışkanlıklar edinmeniz faydalı olacaktır.

Olumsuz stres hallerinde ve sonrasında telefonunuzda dinleyeceğiniz kaçış müziğiniz
(en sevdiğiniz ve sizi neşelendiren ya da rahatlatacak bir şarkı belirlemelisiniz) buluşun, haftada en az bir kere mizah dergisi alıp okuyun, olumsuz stres kaynağı insan ve durum veya mekan çıkışlarında eğer evinizde sığınağınız yoksa gidip bir parkta veya kafede 15 dakika da olsa kendinize dönüp içinizde oluşan olumsuz stres cümleciklerini bir kağıda döküp orada çöpe atınız ve detoks halinizle evinize ailenize dönünüz. Bütün bunları yapamadığınız noktada profesyonel yardım almayı denemeyi ihmal etmeyiniz…

Varlığınıza kıymet veriniz… Sağlıcakla kalın.

 

 

Mine KOCABALLI

Uzman Psikolog